Uzun süredir sinema filmi izlemek için sinemaya gidemeyen ben 2018’in ilk gününde Aile Arasında filmini izlemek için sinemaya gittim. Peki nasıl buldum? Gelin anlatayım!
Öncelikle Türk sinema filmlerinde bence son yıllarda oluşan kalite düşüklüğünü savunan biri olarak bu algıyı kıracak bir film ortaya çıktığını söyleyebilirim. Çok mu kaliteli? Hayır, çok mu reklam dolu? Gizliden gizliye… Film ilk vizyona girdiği hafta Gülse Birsel’in konuk olduğu bir programda bu projenin kendisinin ilk uzun metraj çalışması olduğunu dinlemiştim. Kendisi günümüzün şartlarındaki parçalanan aile olgusunu kendi üslubuyla yorumlayarak ve içine de zeki bir mizahi taraf ekleyerek bu filmi ortaya çıkarmış. Film aslında hem günümüzdeki ekonomik darboğazın yirmi küsür senelik bir evliliği nasıl bir anda parçaladığını, hem bir esnafın bu ekonomik ortamda nasıl zarar gördüğünü hem de söylenen pembe yalanların hayatı ne hale getirebileceğini esprili bir dille anlatmış.
Oyunculara Gelecek Olursak
Ana karakterler olan Demet Evgar ve Engin Günaydın’ın performansları gerçekten iyiydi. Gülse Birsel işin senaristi olduğundan kendisini daha az planı olan bir karakter olarak yazmış ama gerçekten duygusuz düz bir kadının nasıl olduğunu da göstermiş. Benim kendi adıma en çok güldüğüm karakter ise filmde çok az planı olmasına karşın ailenin gelinini oynayan Devin Özgür Çınar oldu. Prozac kafasını dolu dolu yaşayan gelinin film içerisindeki sahnelerini biraz dikkatle izlerseniz gülmekten yerlere yatabilirsiniz. Tabi Ayta Sözeri’nin filmdeki muhteşem müzik yorumları da tartışılmaz. Zamanında sigarayı bıraksaymış daha da iyi olabilirmiş ama 🙂
Genel olarak baktığımızda ise filmin tüm oyuncuları iyi bir performans göstermişler. Aslında bakarsak film o eski aile filmlerinin sıcaklığını veriyor ve gişede parasını ödeyip izleyen kişiye sunduğu vaadi gerçekleştiriyor. Ancak konusu ve senaryo örgüsüne baktığımızda çok daha önemli mesajları barındırdığını düşünüyorum. Günümüzde bir çok aile maddi olanaksızlıklardan, para problemlerinin getirdiği psikolojik baskılardan yıkılabiliyor. Film çıkış noktası itibariyle bunu gösterirken devamında aslında bu aile içerisinde olabilecek duyguların farklı bir yapıda da evli olmadan sağlanabileceğini, o birlik olma duygusunun da elde edilebileceğini gösteriyor.
Filmin hoşuma giden tarafları kadar kendimce hatalı bulduğum tarafları da olmadı değil
Son yıllarda filmlerin finanse edilmesi adına sponsorların göze sokulmasına zaten alıştık. Beklenmedik bir yerde bazen komik bir şekilde girilen planlar insanları rahatsız ediyor. Örneğin filmin bir sahnesinde Engin Günaydın sokakta ailece yürürken önüne gelen bir topu alıp bir okulun bahçesine giriyor ve arkasından oradaki çocuklarla top oynayıp gol atıyor. Tamam böyle bir sahne olabilir de sonrasında kocaman okulun adını orada göstermek hiç mantıklı olmamış. Aslen bakarsanız bu okula da zarar verir. Neden? Çünkü Engin Günaydın topu alıp o okula şak diye girebiliyor. Yani o okulun kapıları açık ve sivil biri bile rahatça okula girebiliyor. Bunun dışında göze net şekilde sokulmayan ancak filmi izlerken biraz bu konularda bilgi sahibiyseniz görebileceğiniz başka sponsorlar da görülebiliyor. Ancak bunu sadece bu filmli yermek anlamında söylemiyorum. Çünkü bu gibi uygulamalar marka / film yapımcıları arasındaki iletişimden hareketle bir çok zaman meydana gelebiliyor.
Günün sonunda bakacak olursak film kendini satıyor
Güldürüyor, düşündürüyor hatta yer yer hüzünlendiriyor. Sosyal medya ve eleştirmenlerin görüşlerine bakacak olursak şimdiden önemli bir kitlenin de olumlu puanlarını aldı. Umarım gişeleri bol olur. Eğer samimi bir film izlemek ve biraz da gülümsemek isterseniz Aile Arasında bu dönemde önereceğim filmlerden biridir. Umarım önümüzdeki dönemde seviyeyi yukarı taşıyacak bu ve bunun gibi projeleri daha sık görürürüz.