Her sene farklı farklı yerlerde patlak veren kişisel verilerin çalınması, paylaşılması yada pazarlanması konusu aslen internet dünyası ile yakından ilgilenen kişiler için çok şaşırtıcı bir durum değil.
Özellikle son haftalarda Facebook ve Cambridge Analytica ile başlayan daha da ön plana çıkan bu konuda şimdilerde insanların aklına “Peki güvenli bir alan yok mu? Verilerimiz bunların elinde mi komple abi ya?” sorularını daha çok gündeme taşıdı.
Öncelikle evet artık güvenli bir alanımız kalmadı. Ama bunu biraz da biz yani insanlar kendi eliyle yaptı. Sosyal medya’nın temellerinin atıldığı IRC döneminden bu yana bir çok küçük yada büyük girişimci oluşturdukları yapılarda attığınız her adımı bir bir kaydetmeye başladı. Aslen bunu yapmaları da gerekiyordu çünkü bu ekosistem içinde varlıklarını sürdürmeleri için bu önemli verileri analiz edip sonraki adımlarını belirlemeleri gerekiyordu. Ancak sosyal medya ve dijital iletişim o kadar hızlı büyüdü ve hayatımıza o kadar hızlı girdi ki bu değişim sırasında kimse bunun arkasını gerçek anlamda eşelemedi yada eleştirmedi.
Peki biz buna nasıl boyun eğdik diyecek olursanız bunun ilk başlangıçlarından biri mail servisleri ile karşımıza çıkıyor. Google, Yahoo, AOL vb. bir çok dünya devi şirketin sunduğu ve uzun süredir kullandığınız mail adreslerinizdeki milyarlarca mail üzerinden ne konuşmalar yaptınız, kimlerle iletişime geçtiniz, kimlere neler gönderdiğiniz ve neler aldığınızı bir düşünsenize?
Sonrasında hayatımıza Facebook platformu girdi. Adımız, soyadımız, doğum tarihimiz, yediğimiz içtiğimiz, gittiğimiz mekanlar, arkadaşlarımız, ailemiz, iş ve sosyal çevremiz gibi zilyon tane olayı kendi elinizle oraya yükledik. Amcamlarla yemek qeyfiii, kız arkadaşımla tatil pozları, eşimle mangal zamanı başlıklı kaç milyar içerik olduğunu hayal edin bir de… İşte bunları yaparken hiç kimse bir gün bu verilerin çalınabileceğini, adımıza kullanılabileceğini, hatta son olayda olduğu gibi siyasi görüşünüze göre size karşı kullanılabileceğini düşünmedi. Düşünmez de! Neden? Çünkü bu insanların sosyal çevrelerinde yaptıkları bir ego tatmini. Bir çeşit kendini tatmin aracı haline geldi.
Peki yeniden bugüne döndüğümüzde güvenli bir alan arama düşüncesine sizi iten ne? Tamam artık bilgilerinizin güvende olmadığını fark edip bir posta ter attığınıza göre daha net tehlikelere gelelim.
Şimdi elinize telefonunuzu alın ve içinde yüklü olan uygulamalara bakın.
Şimdi bu telefonda bulunan uygulamaların hangisini yüklediğinizde size sorulan izinlere onay verdiğinizi, kullanmaya başladığınızda bir süre sonra sizden hangi teknik detaylara ulaşmak istediğine dair sorduğu soruları düşünün. Ben size kısaca sorularını ve potansiyel tehlikeleri sıralayayım.
Bu uygulama albümünüze erişmek istiyor. Onayla?
Açıklaması: Şimdi canısı ben artık senin fotoğraf albümüne erişebilirim, içerisinde bulunan materyaller üzerinde işlem yapabilir, albümüne içerik kaydedebilir, kaydedilmiş içerikler üzerinde değişiklik yapabilirim. Ondan sonra da seni uzaktan izleyip kıs kıs gülebilirim. Hatta bunu şimdi yapıyorum. Hahaha!
Bu uygulama kamera kullanımına ihtiyaç duyuyor. Onayla?
Açıklaması: Kanka şimdi cihazındaki kamera uygulamasını hem sen istediğinde hem de ben istediğim zamanlarda açabilirim. Senin çektiğin fotoğraflara yada videolara göre kendime veri alabilirim. Kameran benim elimde, sen “küçük bi onay verdim ne olacak yeaaa” diye düşün. Ok öptüm kib bye
Bu uygulama mikrofona erişmek istiyor. Onayla?
Açıklaması: Uygulama içerisinde mikrofondan ses kaydına ihtiyacım var. Ancak eğer istersem senin herhangi bir zamanda sesini de kaydedebilirim. Ne var bunda canım belki seni özlediğimde dinlemek istiyorum. Ha tabi yapacağım ses kaydını analiz ederek senin söylediklerine göre sana internet üzerinde reklam da gösterebilirim. Sonra senin söylediklerinden hareketle sana ilgi duyabileceğin içerikler gösterebilirim. Yani seni istediğim gibi kullanabilirim. Anladın?
Sana bildirimler göndermek için onayına ihtiyacımız var. Onayla?
Açıklaması: Sen her ne kadar Spam SMS sevmesen dahi nasıl olsa bizim uygulamayı yükledin. Artık daha medeni şekilde sana uygulama içerisinden mesajlar gönderebilirim. Hatta istersem senin benim uygulamamda onay verdiğin diğer özelliklerden hareketle (mikrofon, kamera) aktivitelerini gözlemleyip senin en müsait zamanlarını analiz ederek o bildirimleri sana en doğru zamanlarda gönderebilirim. E sen de eşek değilsin kabul et!
Bu uygulama telefon defterine erişmek istiyor. Onayla?
Açıklaması: Hacım şimdi sen zaten elimizdesin. Bi çeşit bizim evin çocuğu oldun gibi yani. Şimdi ikinci adımda bizimle işbirliği yapman lazım. Neden çünkü bize sadece senin verilerin nasıl yetsin? Şimdi paşa paşa o tuşa bastığına göre ben senin rehberindeki isimleri alırım, onları platformlar üzerinden doğrulayıp senin arkadaşlarının, yedi ceddinin hatta sülalenin öhmmm… verilerini alır onları da kendime kul köle etmek için kullanabilirim. Peki bunu nasıl mı yapacağım? Alırım o verileri, o telefonlar kime aitse sosyal medya platformlarında hedeflerim, onların karşısına reklamlarımı çıkarırım, “Bak Seyfi de bu uygulamayı kullanıyo senin ondan neyin eksik” derim ve düdüğü öttürürüm. E zaten bu uygulama gibi başka uygulamalarım da var. Baktım eğlenmeyi seviyo “Gel bizim uygulamaya ver verilerini senin adının anlamını kızılderili dilinde söliim” derim. Ne bileyim “Benim x uygulamamı yükle de senin çevrendekiler seni telefonuna nasıl kaydetmiş gör” derim. Yani bizde yol çok sen sıkma canını…
Bu uygulama sizin telefon görüşmelerinize ve mesajlaşma bilgilerinize erişmek istiyor. Onayla? (Bu işin sıvama versiyonu, bunu da isteyen sürüyle uygulama var)
Açıklaması: Buna onay verdiğine göre oğlanın düğününü yaptık demektir. Senin aramalarının ses kayıtlarını alırım, kimi aramışsın, kiminle daha çok görüşmüşsün, hangi markaların telefonlarına ilgilisin bakarım. SMS üzerinden kimler sana ulaşıyor, hangi markalar ile daha fazla iletişimde oluyorsun öğrenirim. Sonra baktım sen bu konularda yetkili bi abiye benziyorsun o zaman alırım datalarını telefon operatörlerine, markalara vb. üçüncü partilere kanıtlarıyla birlikte pazarlarım. Sen o oyunda iki kuşu bi kutuya sokmaya çalışırken ben senin sülaleni sıradan geçiririm. Yani konu kapanmış sıkma kendini gevşe canımmm.
Bu uygulama senin adına paylaşım yapmak istiyor. Onayla?
Açıklaması: E bizim uygulamayı yükledin, e sabah akşam elinden düşürmediğine göre belli ki beğendin. Neden arkadaşların bundan mahrum kalsın ki? Sen onayı verdin zaten, ben şimdi onlara afilli bir mesaj çakarım hepsi gelir daha güzel ortam yaparız. Ha bazen bu mevzu biraz maraz çıkarabiliyor ama onunda yolunu buldum. Senden bilgileri aldım ya bir süre beklerim. Hepsinin senin profilin üzerinden aktivite zamanlarını analiz eder en müsait zamanda koyarım çocuğu! Naabalım be karşim geçim dünyası biliyosun.
Bu uygulama aktif konumunu kullanmak istiyor. Onayla?
Açıklaması: Canım şimdi biz verileri senden alıyoruz ya, haliyle zincir mağazasıdır, turizm firmasıdır benzeri bir sürü işte kullanmak için elimizde tutuyoruz. E şimdi sen gittin tatile, markalar “x abimiz tatile bizim buralara gelmiş önüne bir reklam düşürmeyelim mi?” demezler mi? Onların da seni sömürmeye hakkı yok mu?
Ayrıca ben bu uygulamamda kullanmasam da Y uygulamam üzerinden sen ordasın diye sana özel fırsatlar sunmayayım mı? E bizim çocukların karnı nasıl doyacak? Bunları hiç düşündün mü? Neyse daha fazla birbirimizi kırmayalım. Zaten verdin onayı sonra görüşürüz.
Bu uygulamayı kullanmak için Facebook arkadaş listene erişim izni vermelisiniz? Onayla?
Açıklaması: Canım benim tamam anladım arkadaşların adının anlamını, en çok hangi ünlüye benzediğini, hangi ünlü ile aynı kaba mıçtığını görmek isterken sen de mahrum kalmak istemiyorsun. Haklısın balım, haklısın kuzum! İşte bu verdiğin izinle sen amacına kavuşacaksın ben de senin tüm arkadaş listene, onların yedi ceddine ulaşıp verilerini alacağım. Sonucunda sen 2 dakikalık zevk için benimle bunları paylaşacaksın ama günün sonunda kalelerde saraylarda ben yaşayacağım. E ama benim de Ferrari almaya, arkadaşlarımla İbiza’da partilemeye hakkım yok mu? var dimi var var…
Yani peki bittik mi?
Günün sonuna geldiğimizde diyeceğim şudur. Verilerin işlenmesi, analizi ve pazarlanması 2000’li yıllardan önce başlamış olan bir konu olup halen dünya çapında kontrol altına alınamamıştır ve alınması da kolay kolay mümkün olamaz. Bu konuda web üzerinde haberler okuyabilir, araştırma yapıp markaların bu başlıktaki düşüncelerini görebilirsin. Ancak işin arkasındaki karanlık bölgeyi bilmen mümkün değil.
Neden Facebook, Twitter, Instagram, WhatsApp (ki instagram ve WhatsApp’da aslen Facebook) vb. dünya devleri bu kadar büyük veri merkezleri kurup adını telafuz edemeyeceğimiz büyüklükteki verileri elinde tutuyor bir düşünsene! Biz bu bilgileri kesinlikle başkaları ile paylaşmıyoruz açıklamaları sence gerçekten ama gerçekten samimi mi?
Yani işin özü, tüm bilgilerin, banka aktivitelerin, yaptığın alışveriler, evine verdiğin yemek siparişleri, ilgi alanına dair yaptığın paylaşımlar, gittiğin yerler, özel günlerin, ailene ait alt detaylar, aldığın hediyeler, gönderdiğin çiçekler ve daha bu yazıda toplayamayacağım tüm başlıklar bu markaların zaten eline geçmiş durumda. Bu sebeple internet üzerinde ister sosyal detoks yap, ister hesaplarını kapat, ister hesaplarından kayıtlı içerikleri silip kendini güvene aldığını düşün yada otur ağla ama gerçek şu ki internet üzerinde kesinlikle bilgilerin güvende olmayacak.
Son 15-20 gündür piyasamızın bir çok yetkili abileri televizyonlarda ve internet üzerinde “Şimdi ne olacak? Bu işin sonunda kullanıcılar kendini nasıl koruyabilir?” başlıklı açıklamalarını gülerek takip ediyorum. Çünkü verilerden oluşan bu ekosistemde devamlı olarak yeni uygulamalar, yeni platformlar ve ihtiyaç duyacağınız yeni uygulamalar çıkmaya devam edecek. Kısaca ya bu deveyle selfie çektirip paylaşacaksın yada bu dünyanın nimetlerine karşı ruhunu satacaksın. Başka yolu yok!
Not: Sen şimdi bu yazıyı okurken ben site istatistiklerinden yaptığın şeyleri, kaç kişinin bu sayfada bu yazıyı okuduğunu, kimlerin hangi sayfada zaman geçirdiğini ve hatta şu anda bu satırları okurken mouse’ını hangi yöne oynattığını, hangi işletim sistemiyle hangi şehir / ilçeden giriş yaptığını biliyor olacağım. İşte bu dünya bu kadar şeffaf…