Bir telefonla geldi haberin, kolum kanadım sızladı, gözlerimde belirsiz bir yaşarma telaşı, camiler, mezarlıklar ve dahası! Tam bir yıl geçti üzerinden ve ben her kır saçlı kadın gördüğümde seni özlüyorum. Yaptığın yemekler, anlattığın hikayeler, gülüşün, sevişin, sırtımı kaşıyışın ve çok daha fazlası kalbimde babannem.
Bugün tam bir yıl oldu gideli, biteli, doğalı ve daha fazlası…
Bazı gidişler vardır öyle olur ki başka bir gelişi başlatır ardından. Belki de bu senin gidişinin güzelliğidir. Sen gittin babam bana geldi. Durdu karşımda, saçında tek bir siyah tel kalmamıştı. “Başka kimsemiz kalmadı birbirimizden başka” dedi. Gözleri yorulmuş, yüzündeki çizgiler artmış, bakışı, elimi tutuşu değişmişti. Uzun süreli ayrılıktan sonra onu ilk kez izlemiştim. Sonra sarılıp ben buradayım demiştim. Gitmeden önce beni görmek istemişsin, keşke burada olsaydı demişsin ama benim haberim olmadı. Olsa gelirdim, iki elim kopsa, yolları kapatsalar gelirdim. Ama gelemedim, göremedim, bilemedim. Babam sonra belli belirsiz bakışlarla beni izledi ve farklı yollara gittik. Bir kaç hafta sonra 5 saat aralıksız konuşarak kaybettiklerimizi toparlamaya çalıştık.
Başardık mı? Bilmem!
Sonra O Libyaya gitti, Ben hayatıma. Sonra geri döndüm. Hayat babama orada kalamazsın dedi geri döndü. İyi ki de döndü. Şimdi senin gidişinden bu yana geçen bir yılda ne kadar çok şey değişti. Artık Büyükada’ya daha çok gitmek istiyorum. Oraya her gittiğimde aklıma sen geliyorsun. Yediğim her amerikan salatasında senin lezzetini arıyorum ama yok. Dedemi gördüm seni yolcularken, beni çok özlemişti. Ağladık birlikte biraz ama sevinçten merak etme, saçları seyrelmiş, bakışları değişmişti. Beni görünce şaşırmıştı. Onun hayır dualarını aldım kollarındayken. Duasını okudu yüzüme bakıp gülümsedi. “Gelinimi de getir sonraki sefer” dedi. Belli belirsiz gülümsedi durdu. Kanadı kırıktı sustu.
Özledim seni babannem! Gittiğin bir yılın dönümünde bir kez daha özledim. Hadi denize gidelim! Ama dikkat et oralarda sende sinir ucu iltihabı var…
Güle güle!